Parkinson Hastalığı Nedir?
Vücutta hareketin kontrolünde önemli bir rolü olan dopamin isimli kimyasal bir madde vardır. Bu maddenin üretim yeri olan substansiya nigra isimli bölgede, dopamin üreten hücrelerde etkilenmeler ve kayıplar ortaya çıkar. Belli bir oranda hücre kaybı olunca da hastalarda bulgu ve belirtiler görülmeye başlar. Hastalık yaptığı belirtilerle insanların yaşam kalitesini etkilemektedir. Genellikle ileri yaşlarda daha fazla görülmektedir. Bu nedenle insanların yaşam süreleri uzadıkça daha yüksek oranlarda görülmektedir.
Parkinson hastalığına benzer tablolar yapan bir çok neden vardır. Bunlara Parkinsonizm veya Parkinson sendromları adı verilir. Değişik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabildikleri için normal Parkinson tedavisinde verdiğimiz ilaçlara yanıtsız olabilirler. Bunların bir kısmı Parkinson bulguları ile diğer sistem bulgularının birlikte olduğu Parkinson-artı sendromlar ve ikincil (sekonder) parkinsonizm dediğimiz hastalıklardır. Sekonder parkinsonizm damar hastalıklarına, enfeksiyonlara, tümörler, ilaçlara ve bazı toksik olaylara bağlı olabilir. Bu nedenle öncelikle bunların ayırıcı tanılarının yapılması ve tedavinin buna göre planlanması çok önemlidir.
Parkinson Hastalığı Bulguları Nelerdir?
Parkinson hastalığı hareketlerin yavaşlaması, istirahat halinde ortaya çıkan kol ve bacaklarda titremeler, kaslarda katılık ve sertlik, postür reflekslerinde azalma gibi ana bulgularla seyreden, ancak bunların yanında birçok diğer sistem bulgusunun da olabildiği yavaş ilerleyici bir beyin hastalığıdır. Hastalarda bulgular büyük oranda tek taraflı başlamaktadır ve yıllar içinde vücudun diğer tarafına da geçebilmektedir. Bu belirtilerden en önemlisi hareketlerin yavaşlamasıdır. Bununla ilişkili olarak hastanın yürümesi de etkilenir, küçük adımlarla, hastalığın ağır olduğu tarafta ki kolu sallamada azlık ve yavaş yürüme görülür. Aynı bulgular yüzde olduğunda mimik hareketlerin ve ifadelerin azaldığı donuk yüz görünümü ortaya çıkar. Titremeler özellikle hasta istirahat durumunda iken ortaya çıkar, en sık ellerde daha az oranlarda ise ayaklarda, çene ve dudaklarda görülür. Çok önemli bir belirti olmasına karşın Parkinson hastalarının hepsinde titreme görülmeyebilir. Hastalık ilerledikçe fleksiyon postürü dediğimiz vücudun öne ve yanlara doğru eğilmesi, donma diye isimlendirdiğimiz harekete başlamada zorluk, unutkanlık, psikiyatrik bulgular, kabızlık gibi sindirim sistemi bulguları, ürolojik belirtiler, uyku bozuklukları gibi diğer sistem etkilenmeleri de ortaya çıkmaktadır. Uyku bozuklukları hastaların çoğunda görülmektedir. Ancak REM uykusu davranış bozukluğu dediğimiz canlı rüya görmeleri ve koku almada bozukluklar Parkinson hastalığı başlamadan yıllar önce ortaya çıkmış olabilir.
Parkinson Hastalığı Tanısı Nasıl Konulur?
Hastalığın tanısı nörolojik muayene ile konulmaktadır. Hastalığa özel herhangi bir laboratuvar tetkik bulunmamaktadır. Bazı tetkikler destekleyici, ya da başka hastalıkları dışlayıcı olarak yapılabilmektedir.
Parkinson Hastalığının Tedavisi Var mıdır?
Hastalığın ilerleyişini tamamen durduracak bir tedavi yöntemi yoktur. Hastalık insanların yaşam süresini kısaltmaz, mevcut bulguların tedavisi ile de hastalar yıllarca yaşam kalitesini belirli seviyede tutarak tedavi edilebilirler.
Tanı doğru konulmuş ise Parkinson hastalığı tedaviye çok iyi cevap vermektedir. %90’ların üzerinde iyi yanıt alınmaktadır. Tedaviyi; ilaç tedavisi, cerrahi tedavi ve diğer yöntemler olarak sınıflandırabiliriz. Tüm bu tedavi planlarının bu konuda deneyimli bir nörolog tarafından yapılması önemlidir. Çünkü elimizde çok çeşitli ve etkili ilaçlarımız var.
Hastanın mevcut bulgularından hangisinin baskın olduğu, hastanın yaşı, çalışma hayatı, diğer hastalıkların varlığı tedavinin planlanmasında çok önemli kriterlerdir. İlaç tedavisinde asıl amacımız eksik olan dopaminin yerine konulmasıdır. Bunun beyne kolay geçebilen levodopa halini kullanmaktayız. En etkili ilacımız budur. Ancak ilacın başlangıç dozu, verilecek hastanın seçimi sonraları ortaya çıkacak ciddi yan etkiler için çok önemlidir. Ayrıca dopaminin bağlandığı reseptörlerde benzer etkiler gösteren pramipeksol, ropinirol, pribedil, kabergolin, bromokriptin, lisurid, apomorfin gibi dopamin agonisti dediğimiz ilaçlar vardır. Bunların bir kısmı yan etkileri nedeniyle günümüzde fazla kullanılmamaktadır. Bunların dışında dopaminin yıkımını engelleyen MAO-B inhibitörleri, COMT inhibitörleri gibi ilaçlar ile antikolinerjikler ve amantadin isimli ilaçlar da kullanılmaktadır.
Bazı hastalarda ilaç tedavisi ile yeterli yanıt alınamaz ise veya ilaçlara bağlı istemsiz hareketler gelişmiş ise cerrahi tedavi yapılabilir. Bunlar beyinde bazı özel çekirdeklere yönelik yakma cerrahisi (talamotomi, pallidotomi) veya özel bazı çekirdeklere elektrot yerleştirerek buralara stimulus gönderme (talamik stimulasyon, pallidal stimulasyon ve subtalamik stimulasyon gibi) şeklindedir. Özellikle bazı Parkinson hastalarında iyi bir tedavi seçeneği olarak kullanılmaktadır, ancak ameliyatın kime ve nasıl yapılacağı kararını vermek çok önemlidir. Hastanemizde tüm bu girişimler başarıyla yapılmaktadır.